AL İÇİNDEN AL'I
Pencerenin önünde durup sokağı seyrediyordu. Beyaz tişörtlü genç adam, altında çizgili pijaması, ayaklarında kapı eşiklerinin demirbaşı anne terliğiyle, gazete kağıdına sarılmış ekmeği kolunun altına sıkıştırmış hızlı hızlı yürüyor, karşı apartmanın kapıcısı geçen sene aldığı Doğan arabasında fırçalı, köpüklü haftalık temizliğini yapıyor, sokağa yayılan suların üzerinden geçen otomobiller sokağın sonuna kadar uzanan lastik izleri bırakıyor, bakkal Hasan dükkanının önünde sergilediği gazetelerini düzeltiyor, klakson ve ekzoz sesleri tekstil atölyesinden gelen makine sesleriyle birbirine karışıyordu. Şehir güne çoktan başlamıştı. Kahvaltı yapacaktı ancak bugün hemen birşeyler yemek istemedi. Her hafta sonunda olduğu üzere uyandığında yaptığı ilk işi demlemiş olduğu, çayından doldurdu. Aslında kahvaltıda çayını ince belli bardaktan içerdi. Bu keyif çayını, dudaklarını dokunduğu kısmı ince olan, en sevdiği seramik kupasına doldurdu. Radyoyu açıp açmama konusunda kararsızlık yaşadı. E...