BİR SEVGİ ÇIĞLIĞI: FRAGARİA
FRAGARİA Dedemin tarlada yapabildiğim kadar iş verdiği, sökülen patatesleri topladığım, ortaya çıkan taşları temizlediğim, zararlı otları yolduğum, izin verildiğinde bir kaç adım çapa yaptığım anlar, toprağın derimle temasının değerli olduğu zamanlardı. Bir şeyleri başarıyor olmamın sevinci, dedemin “Hele oğluma bak, nasıl da yapıyor?” dediği coşkulu ifadesi ile pekişirdi. Belki çalışmış olmanın sınırsız karşılığının ayrı etkisi vardı. Bilemiyorum. O bahçedeki en güzel eğlencem, olgunlaşan meyveleri toplarken bir yandan karnım ağrıyıncaya kadar tüketmekti. Bahçede diğerlerinden önce yetiştiği, ilk ürün tadımını onda sağladığımdan mı? Yoksa rengi ve kokusunun çekiciliğinden mi? Ya da yeşil yapraklarının arasına gizlenip, en kocaman ve olgununu bulma heyecanının oyunsallığından mı? Herhangi nedenle olursa olsun hala dimağımdaysa yeri, anlamlı işte. Kahverengi minik benekleri, allığının yoğunluğunda rengini belli etmese de tombul çocuğun yanaklarındaki çiller kadar sempatik aslında. Dalı...